
Açlık, yoksulluk, ümitsizlik. Yıllardır peşimizi bırakmayan bir lanet gibi. Kendilerine Streptokoklar diyen o uzaylı bakteri ırkı gezegenimize saldırdığından beri gün yüzü göremedik. Önce Akciğer Ülkesi’ne saldırdılar. Eğer orada zamanında durdurulabilselerdi belki şu an çok farklı bir Gaia’da yaşıyorduk. Ama bir şekilde okyanus akıntılarına ulaştılar ve işte o zaman yenilmez oldular. Bunlar çok zeki yaratıklar, bizim besin tedariğimizi sağlayan eritrositlerin hemoglobin gemilerine saldırıyorlar. Bu nedenle onlar git gide güçlenirken biz güçten düşüyoruz.
İşte bir gemi enkazı daha. Zavallı ben de birkaç artık yiyecek kalmış mıdır diye enkazın içinde geziyorum. Enfeksiyonizm dininin görevlileri bizi sürekli telkin etmeye çalışıyorlar ama ben onlara inanmıyorum. Dediklerine göre kurtarıcının gelmesi çok yakınmış. Efsaneler, penisilin isimli bir kutsal emanet ile Gaia’ya bir kurtarıcı ineceğini ve felaketin sonlanacağını söylüyor. Bunlara inanmayı çok istiyorum ama bunca yıldan sonra artık benim pek bir umudum yok açıkçası.
Resim: Polder Landscape (in the Kamperpolder) – Paul Gabriëlcirca 1880 – 1900