
1. İnsan Evreni Hikaye Yarışması İlk 10 Ödülü
Yazar: Damla Öncel
“Bunun intikamı alınacak!” Lenf liderinin sesi tüm malikanede yankılanıyordu. Senelerdir sesini duyan olmamıştı fakat bugün artık yorgun vücudunda ve alev kırmızısına dönmüş ifadesinde herkesi şaşırtan bir öfke vardı. Normalde hiçbir şeye sesini çıkarmayan bu lideri bu kadar sinirlendirecek ne olmuş olabilir diye düşündü herkes. Etraftaki soylu lenflerin hepsi kafasını döndürüp liderin olduğu yere döndü ve bu öfkenin sebebini anlamaya çalıştı. Kalp Diyarından bir elçinin, Lenf liderinin yanında titreyerek bir kağıt uzattığını görünce hepsi işlerin iyi gitmediğini anladı. Kalp Diyarı ile Lenfler arasında güzel bir iletişim vardı, eğer onlardan gelen bir haber ile bu kadar sinirleniyorsa bu iyi bir haber olamazdı, hepsi biliyordu. Lenf lideri sakin bir şekilde geri döndü ve herkese sıcak bir gülümseme ile karşılık verdi. “Büyütülecek bir sorun yok” diye tüm Lenf alemi soylularını dehşet verici gözlerinin dağılmasını sağladı. Yanındaki yaverine acilen tüm Lenf liderlerine bir mesaj iletmesini istedi. Küçük kağıda yazdığı not şöyleydi; Ciğerler Lenflere ve Kalplere karşı isyan başlattı. Acil toplantı bölgesine!
Haber hızlıca yayıldı. Lenf liderleri hızlı bir şekilde şu an ortak buluşma yerleri olan Pankreas’ta bir araya geldi. Burası Bağırsak’ların bir sömürgesiydi. Bağırsaklar zamanında burayı Lenflerin de desteği ile Büyük Savaş sonrası kazanmış ve her türlü ona bağımlı hale getirmişti. Artık burası tüm müteffikler için bir toplantı noktası haline gelmişti. Kalp kralı Herat, büyük toplantı odasında bekliyordu. Lenf lideri ve organlardaki diğer Lenf liderleri Herat ile yuvarlak masada sıralanmışlardı. Homurdanmalar Lenf liderinin gelmesi ile son buldu ve kral Herat’ın sesi duyuldu; “Alemin koruyucusu olarak sizi seçmemiz bir hata oldu sanırım.” Sesi hiç olmadığı kadar sinirliydi.
“Tüm alemin orta yerinde gerçekleştirilmeye çalışılan bir isyandan bile haberiniz olamayacaksa neden sizi seçtik?”
Sözleri Lenf liderini daha da sinirlendirdi fakat sakin kalması gerekiyordu. Bakışları ile Herat’ı bekletti ve Akciğer Lenf liderini saklandığı köşesinden çağırdı. Yuvarlak masada Herat’a en uzak noktada o oturuyordu. Sandalyesi bir adım geride, sanki görünmemeye çalışır gibi bir hali vardı. Büyük Savaş döneminden bu yana Ciğerler birkaç isyan çıkarmaya çalışmışlardı fakat hiçbiri başarı ile sonuçlanmadı. Ciğerlerde ki halk genel olarak isyankardı fakat örgütlenmeyi bilmiyorlardı. Lenf lideri bu durumu biliyor ve buna müsade etmemek için elindeki tüm imkanlarını kullanıyordu o nedenle bugünkü durumda bu isyanın nasıl başladığını anlamakta güçlük çekiyordu. Lenfler askeri dehaları olan kişiler değildi ama insan davranışından iyi anlarlardı. Örgütlendikleri tüm organlarda barış ve huzur getirme amacıyla bulunduklarını söylüyorlar ve organları etkisi altına alıyorlardı. O nedenle çok güvenerek Ciğerlerin başına koyduğu adamına seslendi; “Nasıl başladı?” Sesi biraz titrese de gayet net bir özgüvenle; “O lanet olasının başımıza bela olacağını biliyordum.” Ağzından hiç böyle laflar çıkmazdı normalde ama bugün farklı bir gündü. “Sizi defalarca ona karşı uyarmaya çalıştım, tam bir baş belası” sandalyesinden ayağa kalkıp Lenf Liderine doğru yürümeye başladı.
“Şimdi tüm Ciğerleri örgütlemiş ve onları bizim ne kadar yalancı olduğumuza ve İnsanı kullanarak onların üzerinde hakimiyet kurduğumuza dair inandırmış” bir an sessiz kaldı ve devam etti “Kalplerin de Büyük Savaş’tan sonra Lenflere destek olduğu için bu kadar büyüdüğüne inanıyorlar, ilk amaçları büyük savaşta yapamadıklarını yapmak: önce bağımsızlıklarını sonra ise Kalp’i kazanmak”
Ciğerler büyük savaşta Beyin ile beraber Kalplere ve Bağırsaklara karşı savaşmıştı ve bu savaşta diğer bir çok organ ise bu tarafların kurbanı olmuştu. O zamanlar tarih sahnesinde olmayan Lenfler ise sistemli bir şekilde inançlarını ilerletmiş ve Kalplere destek sağlayarak bu savaşı kazanmaları için yardım etmişlerdi. Kalpler bu desteğin karşılığını savaş sonrasında vermişlerdi. Savşatan sonra Ciğerler, diğer ittifakları Pankreas, ve İnce bağırsaklar neredeyse sömürge organlar olmuştu. Ciğerler Kalp’in; Pankreas ise Bağırsakların sömürüsü olmuştu. Tamamen bir hükümdarsız başı boş kalmışlardı. Ceiğerlerin sokaklarına Bronşit askerleri ve Akciğer’e bir Lenf lideri yerleştirilmiş ve tamamen Herat için yaşar olmuşlardı. İnce bağırsaklar yıllar öncesinde kazandıkları bağımsızlıklarını ise bu savaşta kaybedip Bağırsakların bir parçası olmuştu. Beyin halkı ise alemde en uzak olan Organ olarak kenara çekilmiş diğer tüm organlardan izole bir yaşamı benimsemişti. Eski büyük güç olduğu günlerini kaybetmiş ve sadece Kalp ve Lenflerin müsade ettiği kadar fonksiyon gösterir hale gelmişti. O nedenle Beyin’in bu isyanda nasıl bir tavır alacağı merak konusuydu. Sonunda Herat konuştu; “Yıllar önce de yapamadılar, şimdi de yapamayacaklar” oldukça kendinden emindi fakat bir yandan da Beyin Kralı Barin’in bu isyana destek vermesi ihtimali onu korkutuyordu. Büyük Savaş dönemi iyi taktikler ve Kalp’in deneyimli ajanları ile kazanılmıştı ve o zamandan bu zamana zafer sarhoşluğu ile hep aynı düzende kalmışlardı. Şu an Barin’in bu taktikleri çok iyi bildiğini biliyordu. İkinci bir Büyük Savaş Kalp hakimiyetinin sonu olabilirdi. Lenf Lideri yine sözü aldı eline “Bu iyi bir şey” diyordu. Sakalını kaşırken önüne bakarak bir sağ bir sola yürüyordu. Aklına bir fikir geldiği belliydi. Tüm gözler ondaydı “Hedefimizi biliyoruz” masaya doğru dönerek; “Yaptığımız en iyi şeyi yapacağız, biz de tüm Ciğer halkını ona karşı kışkırtacağız” Merakla bakan tüm gözler bunu nasıl yapacaklarını soruyordu. Çok geçmeden cevap geldi “Ciğer’de çok sayıda kişi Lenflerin o korkunç Büyük Savaşı bitirdiğini biliyor ve barış ve huzur getirdiğine inanıyor. Onları bu inançları kurtardığını biliyor, görüyorlar.” Kısacık soluklandı “Biz de onların bize karşı olan inançlarını kullanacağız” gözleri parlıyordu. “Halk içerisine insanlarımızı yollayıp Büyük Savaşı bitiren Lenflerin ve yüce Kral Herat’ın ne kadar büyük bir kral olduğunu ve o olmasaydı bugün aç kalacağımızı anlatacağız. Sonra tam istediğimiz zamanda hepsini o haine karşı kışkırtıp onu geldiği yere geri yollayacağız” sözlerini o kadar büyük bir çosku ile sonlandırmıştı ki diğer Lenf Liderleri alkışlayacak gibi oldular ama kendilerini durdurdular. Lenf Lideri diğer liderlere ve Herat’a dönerek “Bana tüm iyi adamlarınızı verin, bu gece hep beraber Ciğer’e gidiyoruz!”
Gece yola çıktıklarından tüm organlar dinlenir haldeydi, Lenf lideri kendi inanışından en güçlü bulduğu birkaç figürü alıp çıkmıştı yola. Bronşit’lerin büyük bir mücadele verdiğini duymuştu fakat isyancılar oldukça fazlaydı ve baş edilemez durumdaydı. Gün ağrırken Ciğerlere ulaştılar. Etraf toz duman halindeydi, göz gözü görmeyecek seviyede bir duman havalanmış, düzenli sarsıntılar hayatı yaşanmaz hale getirmişti. Bu dumandan ve sarsıntıdan Kalp de etkileniyordu. Diğer tüm organlara yayılmadan isyan sonlandırılmalıydı. Lenf lideri hızlıca organ merkezine inerek Bronşit’lerin bulunduğu karargaha geçti. Durumun ehemmiyetini anlamaya çalışıyordu. Komutan Bronşit Lenf lideri gelince ayağa kalktı ve onu büyük bir saygı ile selamladı “Hoşgeldiniz yüce liderimiz” kısa bir başla selamlama sonrası “Durum nedir?” diye sordu Lenf lideri. “Durum maalesef iyi değil. En önemli bölgeleri ele geçirmiş durumdalar” Eli ile işarate ettiği masanın üzerinde Ciğerlerin ve büyük diğer organların olduğu bir harita vardı. İkincil ve Üçüncül Bronşlar ele geçirilmişti. İsyan büyüyordu ve en önemli bölgelere sıçrıyor, halk deliler gibi her yeri yamalıyorlardı. Hain her yere en sağlam adamlarını koymuş kendisi ise Birincil Bronş’a doğru ilerliyordu. Oradan bir yerden Beyin’e gidilir diye endişeleniyorlardı. Hala Barin’den bir ses yoktu fakat eğer isyan oraya giderse onlara dahil olur diye korkuyordu. Lenf lideri planını Bronşit komutanına da anlattı. Şşimdi tüm Bronşlara gitmek üzere yayılacaklar” Sarıklara sarılmış adamlarını gösterdi. “Adamlarım için tam bir güvenlik sağlamanız çok önemli” ve devam etti “Adamlarım meydanlara çıkacak, küçük barlara girecek, kimsenin olmadığı ya da herkesin olduğu yerlerde vaazler verecekler, insanların Kalp’lerin kurtardığına dair hikayelerini anlatacaklar ve gün gelecek o haine karşı kışkırtacaklar.” Bronşit komutanı adını duyunca bile sinirle köşeye doğru tükürdü. “Lanet olası herif yıllardır bu anı bekliyormuş gibi..”
Lenf lideri adamlarını bir hareketi ile yanına çağırdı. “Hepsini özel olarak izleyen birini istiyorum. Hiçbirinin burnunun kılına bile zarar gelmeyecek” Başı ile onayladı Bronşit komutanı. O da adamların bir baş hareketi ile Lenf liderinin adamlarının yanına çekti. Kendi dillerinde bir şeyler mırıldandı ve adamlar hızla bir bir eşleştiler ve kapıdan çıktılar. O sırada Lenf Lideri sanki yıllardır hiç dinlemiyormuş gibi sandalyeye yığıldı. Ona konyak getiren Bronşit Komutanına teşekkür ederek yavaşça yudumlamaya başladı. Aklı tüm bu olanlardaydı.
Lenfler’in hakimiyeti Büyük Savaş sonrası başlamıştı. Tüm alemin savaşta olduğu o dönemde hastalıklar ile mücadele eden İnsan Lenf’in daha sonrasında “Bağışıklık Savaşçıları” olarak adlandırılacak liderleri ile ayağa kalkmıştı. Bu savaşta Lenflerin büyümesine yardımcı olan Kalp Kralı Herat akıllı bi hamle yapmıştı. Lenfler zaten bağışıklığı kazandırıp tüm alemi etkisi altına alıyordu. Kalpler bunu büyük bir fırsat olarak gördü ve hem Lenfleri yanına çekip onları büyüttü hem de kendi gücüne güç kattı. Savaş bittiğinde Lenfler her yerdeydi. Tüm siyasal, kültürel, ekonomik güçlerin içinde onlar vardı. Herkes onları benimsemişti, tüm aleme mehrametleri ile tanınmışlardı fakat savaşın mağluplarına hiç de sanıldığı gibi acımamışlardı. Lenfler savaş bitince Ciğerlere ve Beyin’e Herat’ın yönlendirmesi ile de oldukça acımasız davranmışlardı. O meşhur bağışıklık ve şifalarını onlara vermemişlerdi. Tüm gücü elinden olan Beyin’dekiler normal fonksiyonlar hariç bir şey yapmaz duruma gelmişti. Tüm halk yozlaşmış, kendilerine verilen 3 kuruş ile Kalp ve Lenfler için çalışmaya çok hızlı adapte olmuşlardı. Hatta onların yücelikleri dilden dile dolaşır olmuştu. Bu sırada ise Ciğerler tam tersi hep isyan çıkarıyorlardı. Savaş dönemi açlıkla yorulan halk, savaştan sonra durumunu biraz düzenlese de aslında şu an yine aynı sefaletin içerisindeydi. Tek fark o zaman bariz gözüken bu uçurum şimdi yalan söylemlerle yokmuş gibi davranılmasıydı. Bu duruma radikal gruplar devamlı olarak isyan etse de gücü kalmayan halk şu ana kadar hiç sesini çıkarmıyor, bu isyancılara destek olmuyordu. Ta ki o gelene kadar… Lenflerin ve Kalp Kralı Herat’ın yaptığı her şeyi herkese yavaş yavaş anlatmış, kitleleri yavaş yavaş yanına çekmişti ve sonunda bir birlik kurmayı başarmıştı. Bronşit askerlerinin hem savaşta hem de savaştan sonra Ciğerlere özel olarak yerleştirildiğini ve onları nasıl hastalıklı bir topluma çevirdiğini anlatmıştı. İsyana götüren en son nokta ise bir Bronşit askerinin Ciğerler’de halktan birisini öldürmesi ile alevlenmişti. Planlanan her şeyin artık aksiyona geçmesi gerekiyordu ve her şey kusursuz ilerliyordu…
Lenf Lideri 3 gün boyunca karargahta beklemiş ve gözüne bir türlü uyku girmemişti. 3. Günün gecesinde artık yorgun düşmüş ve uyuyakalmıştı. Sonunda Bronşit komutanının onu başında dikilerek uyandırması ile uyandığında haberi almıştı “İsyan bastırılıdı yüce liderimiz!” gözlerinin içi gülüyordu.
Gözlerini açmakta zorlanan Lenf Lideri “Nasıl bu kadar çabuk olabilir?” diyebildi sadece. “Adamlarınızın işinin ehli çıktı. Tüm Bronşlara hızlıca yayıldılar ve önce ufak barlarda sarhoşlarla konuşarak başladılar. Savaş zamanını ve o zamanlar ne kadar hastalıklı olduklarını anlattılar. Sonrasında hızla barların taburelerine çıkıp şu isyan halinin onları nasıl aç bıraktığını ve iyice sefilliğe sürüklediğini anlattılar. Sanki onlardan biri gibi davranıyorlardı, kimse Lenflerden olduklarını anlamadıkları için onların sözlerini dinliyorlardı. Daha 2 gün bile geçmeden homurdanmalar başlamıştı ve artık onların uğraşmasına bile gerek kalmamıştı. Küçük küçük gruplar kendi aralarında bu isyan öncesi durumlarının nasıl daha güzel olduğunu anlatır hale gelmişti. Sonra kendi adamlarının bile bulunduğu kişiler aslında Bronşit’lerin onları değil de onun hasta ettiğini ve zihinlerine zehirli fikirler koyduğunu söyler olmuştu. 4. Günün sabahı yani bu sabah da onu bize getirdiler yüce liderimiz.” Mutluluktan ufak bir kahkaha çıktı ağzından “Şimdi sizi bekliyor aşağıda”
Lenf lideri hızlıca kendine geldi. Olanları anlamaya çalışırken aşağıya, zindanın olduğu yere indi ve onu gördü. Onunla yalnız konuşmak istediğini söyledi. Çamurlu zindanda yerde otururur halde duran haine bakınca ona acıyabilirdiniz fakat Lenf lideri acımasızdı. Sessizce yanına yaklaştı ve “Senin gibiler her zaman olur biliyor musun? Her zaman küçük bir adam çıkıp büyük işler yapabileceğini sanar ama hepsinin sonu da bu iğrenç çamurlu zindan olur ve olmaya devam edecek. Burada çürümek, insanların önünde küçük düşmek… Bu senin gibilerin kaderi…” bir saniye durdu. Hainin öksürük krizinin bitmesini bekledi ve devam etti “Çünkü senin yarattığın bu isyan bir illüzyon aslında. Kimse var olan düzenini değiştirmek istemiyor. Hepsi oturdukları yerden düzenin değişmesi gerektiğini söyleyip geceleri kafalarını yastığa rahat koymak istiyorlar ama gerçekten değiştirmek ve değişimin sorumluluğu altına girmek istemiyorlar. O nedenle senin gibiler her zaman yenilecek ve her zaman yalnız kalacak. Bunu çok acı bi şekilde öğrendin ama diğer tüm isyancılar gibi sen de öğrendin. Şimdi ki düzeni bozup seninle değil kimse ile yeni bir düzen kurmayacaklar çünkü bunun için çok korkaklar. Sen de onların kurbanısın. Tanrı sana merhamet göstersin”
Hain o akşam tüm halkın çığlıkları içerisinde şehir meydanına getirilmişti. Daha geçen gün onun yanında isyana destek olan halk şimdi ona tükürerek “Pis hain” diye bağırıyorlardı. Celladın yanına geldiğinde Lenf Lideri ile göz göze geldiler. Birinde umut, birinde karamsarlık vardı.